Hepimiz yaşamın doğal gidişatı içinde birçok kayıp ya da kayıp tehdidi yaşamışızdır. Sevilen birinin kaybı, eş ya da sevgilinin kaybı, değer verdiğimiz bir arkadaş kaybı, organ kaybı vs. Fakat ölüm bir sona eriş olduğu için yaşadığımız en acı veren kayıptır. Ölüm soğuk bir kavram olduğundan kimse üzerine konuşmak istemez ve konuşmazsak bizden uzak kalacağını sanırız. Ölüm hangi yaşta ve ne şekilde gelirse gelsin anidir ve beklenmediktir. Hiçbir zaman hazır olamayız birini kaybetmeye…
Yas, kaybın ardından gelişen doğal bir tepkidir; acı, dayanılması zor ve stresli bir süreçtir fakat bir hastalık değildir. Bu doğal tepkiye müdahale edilmemelidir. Yas sürecini her birey kendine özgü bir şekilde yaşar. Bu nedenle de yas sürecine verilen tepkiler de bireyden bireye farklılık gösterir. Farklılıklara rağmen ortak bedensel, duygusal, bilişsel ve davranışsal tepkiler görülür (inanama, inkar, ölen kişinin yaşadığı duygusu, üzüntü, öfke, yalnızlık, umutsuzluk, sosyal çekilme vs)
Normal Yas
Normal yas dört evreden oluşmaktadır:
1. Kaybın gerçekliğini kabul etmek
2. Yas ve acı üzerine konuşmak, duyguları ifade etmek
3. Ölen kişinin bulunmadığı bir çevreye adapte olmak
4. Kaybın ardından yaşama devam etmek
Patolojik Yas
Kaybın ardından en az altı ay geçmesine rağmen bireyin sosyal ve mesleki yaşam alanlarındaki işlevselliğin giderek bozulması olarak tanımlanmıştır. Bireyin normal yas evrelerinin birinde takılıp kalması sonucunda yas sürecini tamamlayamaması ile gelişen patolojik tepkilerdir. Klinik pratikte farklı bulgu ve biçimlerde görülmesi nedeniyle anormal yas, komplike yas, çözümlenmemiş yas, maskelenmiş yas, kronik yas, gecikmiş yas gibi değişik şekillerde adlandırılır. Yas tutmanın artık ilerlemeden bir noktada kalıp sürekli yas tutma halini almasıdır. Uyuma yönelik ilerlemelerin yerine, stereotipik tekrarlamalar ve iyileşmenin duraklaması görülür. Kayıp sonrası oluşan acı derinleşerek yoğunlaşır.
Travmatik Yas
Sevilen birinin ani ve şiddet içeren bir şekilde ölümü sonucunda bu kaybı yaşayan bireylerde gelişen belirti ve tepkilerdir. Her kaybın arkasından gelişen yas normal ve doğal tepkidir. Ancak travmatik yasta ise kaybın beklenmedik ve şiddet içermesi bu doğal süreci etkiler. Buradaki travmatik etki bedensel ve ruhsal hastalıkların oluşması için bir risktir. Travma ve kaybın eşzamanlı olarak yarattığı ikili etki ile bireyin dünyayı algılama biçimi ve baş etme mekanizmaları ciddi oranda örselenir. Tüm bunların sonucunda bireyin yas tepkilerinin çözümlenme süreci uzar. Travmatik yasta birey kaybettiği kişiyle aşırı uğraşlar içindedir. Normal yastan farklı olarak travmatik yasta ayrılık kaygısı işlevselliği etkileyecek düzeyde tekrarlayıcı ve rahatsız edicidir. Bireyde oluşan tepkiler süreklilik özelliği taşır ve psiko-sosyal işlevsellik alanlarında önemli derecede bozulmalara yol açarlar.
Normal yas sürecindeki bireylerin bir uzmandan yardım almaları genellikle gerekli değildir. Çoğunlukla sosyal desteğin yeterli olması bu sürecin yaşanmasını kolaylaştırır. Patolojik yas ve travmatik yas belirtileri varlığında ise, yasın sağlıklı olarak tamamlanabilmesi için yardım almak zorunludur.