Türk-Eğitimsen İzmir 3 Nolu Şube Başkanı Adnan Sarısayın,”Milli Eğitim’de kıyım yapılıyor”dedi.Sarısayın yaptığı açıklama da şunları söyledi;
“ Dershaneler yasası olarak da bilinen 14.04.2014 tarih ve 28941 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Millî Eğitim Temel Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun birçok mağduriyete neden olmuştur.
Söz konusu Kanunun 25. Maddesi delaleti ile 652 sayılı KHK ya eklenen Geçici 10/3.Maddesi ile mevcut İl-İlçe Milli Eğitim Müdürleri ve İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları görevlerinden alınarak; yönetim basamağı olmayan ve özlük hakları itibariyle de daha alt kadro olan “Eğitim Uzmanı” kadrosuna atanmışlardır. Bu durumda olan müdürlerin sayısı İzmir’de 41, tüm Türkiye’de 1500 ‘ü bulmaktadır.
Görevden alınan İl-İlçe Milli Eğitim Müdürleri ve İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları, eğitim uzmanlığı görevine getirilmiş ancak Eğitim Uzmanlarının görevlerinin neler olduğu belirlenmediği için bu kadroda bulunan kişilere herhangi bir görev verilmediği gibi çalışabilecekleri bir oda dahi tahsis edilmeyerek mağduriyetlerinin daha da artmasına neden olunmuştur.
Hükümetin bu adımı yeni bir kadrolaşmanın yolunu açmaya yöneliktir. Bugüne kadar yaptığı kadrolaşma yetmemiş, farklı bir ses duymamak için haksız hukuksuz, uluslararası demokratik normlardan uzak bir anlayış yoluna gidilmiştir. Bu yasayla Millî Eğitim Bakanlığında müdür bırakılmamıştır. Bunların yerine yandaşlar getirilmektedir.
Bundan sonra bu makamlara kadrolu olarak atama da yapılmayacaktır. İşin can alıcı noktası da burasıdır.
Çünkü hükümet kendi adamı da olsa demokrasinin önemli unsuru olan güçlü, hukuka uygun, vicdanının sesine kulak verecek bürokrat istememektedir. Yalnızca kendisinin her talimatına uyan robot istemektedir. Bu da otoriter bir idareye giden yolun diğer bir göstergesidir.
Birikimleri olan il ve ilçe yöneticileri muhtemeldir ki bankamatik memuru haline getirilecektir.1500 yöneticiye iş yaptırmadan maaş ödenerek kamu zararına yol açılacaktır. Çünkü Eğitim Uzmanı olan bu kişilerin yönetmeliği dahi çıkmamış, ne iş yapacakları bile belli değildir. Şüphesiz ki Milli eğitim Bakanlığı gibi devasa bir teşkilatı, tecrübeli ,bilgili ve birikimli bürokratlar olmadan yönetmek mümkün değildir. Böyle bir düşünceyi hayata geçirmek kaosa yol açacağı gibi eğitim sistemimizde de onarılmaz yaralar açacaktır. Bu durum, sadece eğitim faaliyetlerinin bozulmasına değil, aynı zamanda devlette de istikrarın zedelenmesine neden olacaktır.
Söz konusu yasanın, Bakanlığın temel direği ve hafızası olan kişilerin tasfiyesine yönelik olduğu düşünülmektedir. Yapılan bu uygulamalar, her bakımdan Anayasamıza, ilgili ve ilişkili diğer mevzuata, taraf olduğumuz uluslararası anlaşma ve sözleşmelere aykırı görülmektedir. Tüm bu nedenlerle söz konusu kişiler için görev belirleme ve çalışma yeri tahsis etme gibi işlemlerin bir an önce tamamlanarak kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir.
Şu bir gerçek ki; bu hukuksuz ve gerçeklere aykırı uygulama Millî Eğitim Bakanlığında ciddi tahribattır. Onarımı da kolay olmayacaktır.”
“ Dershaneler yasası olarak da bilinen 14.04.2014 tarih ve 28941 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Millî Eğitim Temel Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun birçok mağduriyete neden olmuştur.
Söz konusu Kanunun 25. Maddesi delaleti ile 652 sayılı KHK ya eklenen Geçici 10/3.Maddesi ile mevcut İl-İlçe Milli Eğitim Müdürleri ve İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları görevlerinden alınarak; yönetim basamağı olmayan ve özlük hakları itibariyle de daha alt kadro olan “Eğitim Uzmanı” kadrosuna atanmışlardır. Bu durumda olan müdürlerin sayısı İzmir’de 41, tüm Türkiye’de 1500 ‘ü bulmaktadır.
Görevden alınan İl-İlçe Milli Eğitim Müdürleri ve İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları, eğitim uzmanlığı görevine getirilmiş ancak Eğitim Uzmanlarının görevlerinin neler olduğu belirlenmediği için bu kadroda bulunan kişilere herhangi bir görev verilmediği gibi çalışabilecekleri bir oda dahi tahsis edilmeyerek mağduriyetlerinin daha da artmasına neden olunmuştur.
Hükümetin bu adımı yeni bir kadrolaşmanın yolunu açmaya yöneliktir. Bugüne kadar yaptığı kadrolaşma yetmemiş, farklı bir ses duymamak için haksız hukuksuz, uluslararası demokratik normlardan uzak bir anlayış yoluna gidilmiştir. Bu yasayla Millî Eğitim Bakanlığında müdür bırakılmamıştır. Bunların yerine yandaşlar getirilmektedir.
Bundan sonra bu makamlara kadrolu olarak atama da yapılmayacaktır. İşin can alıcı noktası da burasıdır.
Çünkü hükümet kendi adamı da olsa demokrasinin önemli unsuru olan güçlü, hukuka uygun, vicdanının sesine kulak verecek bürokrat istememektedir. Yalnızca kendisinin her talimatına uyan robot istemektedir. Bu da otoriter bir idareye giden yolun diğer bir göstergesidir.
Birikimleri olan il ve ilçe yöneticileri muhtemeldir ki bankamatik memuru haline getirilecektir.1500 yöneticiye iş yaptırmadan maaş ödenerek kamu zararına yol açılacaktır. Çünkü Eğitim Uzmanı olan bu kişilerin yönetmeliği dahi çıkmamış, ne iş yapacakları bile belli değildir. Şüphesiz ki Milli eğitim Bakanlığı gibi devasa bir teşkilatı, tecrübeli ,bilgili ve birikimli bürokratlar olmadan yönetmek mümkün değildir. Böyle bir düşünceyi hayata geçirmek kaosa yol açacağı gibi eğitim sistemimizde de onarılmaz yaralar açacaktır. Bu durum, sadece eğitim faaliyetlerinin bozulmasına değil, aynı zamanda devlette de istikrarın zedelenmesine neden olacaktır.
Söz konusu yasanın, Bakanlığın temel direği ve hafızası olan kişilerin tasfiyesine yönelik olduğu düşünülmektedir. Yapılan bu uygulamalar, her bakımdan Anayasamıza, ilgili ve ilişkili diğer mevzuata, taraf olduğumuz uluslararası anlaşma ve sözleşmelere aykırı görülmektedir. Tüm bu nedenlerle söz konusu kişiler için görev belirleme ve çalışma yeri tahsis etme gibi işlemlerin bir an önce tamamlanarak kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir.
Şu bir gerçek ki; bu hukuksuz ve gerçeklere aykırı uygulama Millî Eğitim Bakanlığında ciddi tahribattır. Onarımı da kolay olmayacaktır.”