Hicran Karahan - Akif Ulutaş
İZMİR(Ege Ajans)-Ege Üniversitesi (EÜ) Eğitim Fakültesi ile Türkiye Özürlüler Eğitim Vakfı(ÖZSEV) tarafından düzenlenen Zihinsel Özürlüler Yetiştirme ve Koruma Vakfı’nca desteklenen “Eğitimin Engelli Bireylerin İletişimsel ve Sosyalleşme Süreci Açısından Önemi” konulu panel EÜ Fen Fakülttesi Konferans Salonunda yapıldı. Panelin açılış konuşmalarını Özürlüleri Yetiştirme ve Koruma Vakfı Mütevelli Heyet ve Yönetim Kurulu Başkanı Gülsen Keserman, EÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Doğan ve ÖZSEV Mütevelli Heyet Başkanı Saime Toptan yaptı.Ayrıca engellilere fırsat verildiğinde nelerin yapılabileceğini gösteren bir başarı hikayesini Down Sendromlu Olcayto Tunçel ve annesi Hülya Tunçel katılımcılarla paylaştı.
Prof. Dr. Necate Baykoç’un moderatörlüğünü yaptığı panelde,Prof. Dr. Mine Uyanık, Yrd. Doç. Dr. Emine Eratay, Yrd. Doç. Dr. Alev Girli, ve Yrd. Doç. Dr. Avşar Ardıç engellilerin topluma uyum sağlama sürecinin eğitimden geçtiğini belirttiler.
“BİREYSEL EĞİTİM BÜTÜNSEL GELİŞİM”
Engelliler için eğitimin önemini vurgulayan Prof. Dr. Baykoç, “Eğitim ekip işidir, değerlendirmede süreklilik önemlidir.Bireysel eğitim, bütünsel gelişim önemlidir ve takip altında olmalıdır.Aile eğitim sürecinin içinde olmalıdır. Artık engelllileri etiketleyen sakat, kör, sağır gibi tanımlar değişti, çağrışım yapmayan tanımlar kullanılmaya başlandı.Özel gereksinimli öğrenciler için eğitim politikaları hazırlandı. Eğitim programları düzenlenirken amaç sonuçta mutlu birey yetiştirmektir.Tanı konmuş veya konmamış olsun oyun ve eğlence çocuğun temel ihtiyaçlarının başında gelmeli, eğitimin ayrılmaz bir parçası olmalıdır.Mutlaka bu konuda eğitim almış uzman kişilerle çalışılmalıdır. Engellinin aldığı eğitim onun çevre ile kolay iletişim sağlamasını ve sosyalleşmesine katkı yapmakta, toplumda uyum içinde yaşamasını sağlamaktadır. Bundan dolayı eğitim kesintisiz olmalıdır” dedi
“DRAMAYI ÖĞRENME AMAÇLI OLARAK BÜTÜN DERSLERDE KULLANABİLİRİZ”
Engelli eğitiminde drama çalışmalarının önemini belirten Yrd. Doç.Dr.Eratay, “ Dramayı öğrenme amaçlı olarak bütün derslerde kullanabiliriz. Yetersizliği olan çocukların bağımsız olarak iş yapması uzun zaman alıyor bunun için sabır gereklidir.Drama çalışmalarında çocukların hazır bulunmuşluk düzeyi ve engel durumuna göre drama grubunun genişliği önemlidir. Öğrencilere rahat ve güven duydukları bir ortam sağlanmalıdır. Öğrencilerin sözel ve görsel yönergeleri anlamaları önemlidir. Drama çalışmalarına öğrencilerin kendi öğretmenleri de katılmalıdır” diye ifade etti.
“ENGELLİ ÖĞRENCİLER YÜK DEĞİL ZENGİNLİKTİR”
Eğitimde kaynaşmanın önemine değinen Yrd. Doç. Dr. Girli, “Bütünleştirme farklılıkların bir arada aynı imkanlardan yararlanmasıdır. Kaynaştırma eğitimi yasalarla belirlenmiştir, sorun uygulama aşamasında çıkmaktadır. Okul idaresi , öğretmen , veli sınıfta farklı bir öğrenci istememekte ve ön yargılı davranmaktadır. Engelli öğrenciler yük değil zenginliktir, öğretmeni yartıcı ve üretken yapar ve mesleki doyuma ulaştırır Ayrımcılık ve ön yargı olmamalı herkes bu durumu içselleştirmelidir.Bütünleştirmede ortak yaşam alanlarını birlikte kullanmak en büyük kazançtır.Birlikte ortak yaşam ön yargıları ortadan kaldırıyor. Kimsenin hak ve özgürlüğü elinden alınamaz, yok sayılamaz” diye konuştu.
“AİLEYE GEÇ KALINMADAN DESTEK HİZMETLERİ VERİLMELİ”
Eğitim sürecinde aile katılımının önemini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Ardıç, “ Aile toplumun yansımasıdır.Çocuğa ilk aşamada bütün öğretiler ailede veriliyor. Aileler her ne kadar çekirdek aile görünümü verse de geleneksel aile kodlarını taşıyor. Tanı sürecinde aile şoka giriyor, öfke ve içerleme duygusu yaşıyor. Depresyon ve umutsuzluk sonrasında durumu kabulleniyor. Toplumun reaksiyonları ailede stres kaynakları oluşturuyor . Gerekli destek hizmetleri devreye geç giriyor, aile ne yapacağını nasıl davranacağını bilemiyor, çaresizlik yaşıyor .Aileye geç kalınmadan destek hizmetleri verilmeli bunun için yeterli çalışmalar yapılmalıdır.Destek eğitimi alan aileler engeller karşısında daha başarılı oluyor”dedi.
ENGELLİLER İÇİN AYIRILAN ZORUNLU İŞ KADROSU YETERSİZ
Ergoterapi ve Meslek Rehabilitasyonu konusunda bilgi veren Prof. Dr. Uyanık “Ergoterapi,çalışma kapatisenin değerlendirilmesidir. Eğitimlerini tamamlayan engellilerin kendi yeteneklerine göre iş bulması güvenli ortamlarda çalışması büyük sorundur. Devlet yasalarla kurum ve kuruluşlara engelli çalıştırma konusunda zorunluluk getirmiş, kota koymuş olsa da hayata geçirilme aşaması güdük kalmaktadır. AB anlaşmalarına göre düzenlemeler yapılmalı, engellilerin iş bulma yoluyla katılımı ve toplumsal bütünlüğü sağlanmalıdır.Ayrıca korumalı iş yerlerinin açılması için bireyler bilinçlendirilmelidir”diye ifade etti.Panelin sonunda Dekan Prof. Dr. Doğan katılımcılara sertifika verdi
İZMİR(Ege Ajans)-Ege Üniversitesi (EÜ) Eğitim Fakültesi ile Türkiye Özürlüler Eğitim Vakfı(ÖZSEV) tarafından düzenlenen Zihinsel Özürlüler Yetiştirme ve Koruma Vakfı’nca desteklenen “Eğitimin Engelli Bireylerin İletişimsel ve Sosyalleşme Süreci Açısından Önemi” konulu panel EÜ Fen Fakülttesi Konferans Salonunda yapıldı. Panelin açılış konuşmalarını Özürlüleri Yetiştirme ve Koruma Vakfı Mütevelli Heyet ve Yönetim Kurulu Başkanı Gülsen Keserman, EÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Doğan ve ÖZSEV Mütevelli Heyet Başkanı Saime Toptan yaptı.Ayrıca engellilere fırsat verildiğinde nelerin yapılabileceğini gösteren bir başarı hikayesini Down Sendromlu Olcayto Tunçel ve annesi Hülya Tunçel katılımcılarla paylaştı.
Prof. Dr. Necate Baykoç’un moderatörlüğünü yaptığı panelde,Prof. Dr. Mine Uyanık, Yrd. Doç. Dr. Emine Eratay, Yrd. Doç. Dr. Alev Girli, ve Yrd. Doç. Dr. Avşar Ardıç engellilerin topluma uyum sağlama sürecinin eğitimden geçtiğini belirttiler.
“BİREYSEL EĞİTİM BÜTÜNSEL GELİŞİM”
Engelliler için eğitimin önemini vurgulayan Prof. Dr. Baykoç, “Eğitim ekip işidir, değerlendirmede süreklilik önemlidir.Bireysel eğitim, bütünsel gelişim önemlidir ve takip altında olmalıdır.Aile eğitim sürecinin içinde olmalıdır. Artık engelllileri etiketleyen sakat, kör, sağır gibi tanımlar değişti, çağrışım yapmayan tanımlar kullanılmaya başlandı.Özel gereksinimli öğrenciler için eğitim politikaları hazırlandı. Eğitim programları düzenlenirken amaç sonuçta mutlu birey yetiştirmektir.Tanı konmuş veya konmamış olsun oyun ve eğlence çocuğun temel ihtiyaçlarının başında gelmeli, eğitimin ayrılmaz bir parçası olmalıdır.Mutlaka bu konuda eğitim almış uzman kişilerle çalışılmalıdır. Engellinin aldığı eğitim onun çevre ile kolay iletişim sağlamasını ve sosyalleşmesine katkı yapmakta, toplumda uyum içinde yaşamasını sağlamaktadır. Bundan dolayı eğitim kesintisiz olmalıdır” dedi
“DRAMAYI ÖĞRENME AMAÇLI OLARAK BÜTÜN DERSLERDE KULLANABİLİRİZ”
Engelli eğitiminde drama çalışmalarının önemini belirten Yrd. Doç.Dr.Eratay, “ Dramayı öğrenme amaçlı olarak bütün derslerde kullanabiliriz. Yetersizliği olan çocukların bağımsız olarak iş yapması uzun zaman alıyor bunun için sabır gereklidir.Drama çalışmalarında çocukların hazır bulunmuşluk düzeyi ve engel durumuna göre drama grubunun genişliği önemlidir. Öğrencilere rahat ve güven duydukları bir ortam sağlanmalıdır. Öğrencilerin sözel ve görsel yönergeleri anlamaları önemlidir. Drama çalışmalarına öğrencilerin kendi öğretmenleri de katılmalıdır” diye ifade etti.
“ENGELLİ ÖĞRENCİLER YÜK DEĞİL ZENGİNLİKTİR”
Eğitimde kaynaşmanın önemine değinen Yrd. Doç. Dr. Girli, “Bütünleştirme farklılıkların bir arada aynı imkanlardan yararlanmasıdır. Kaynaştırma eğitimi yasalarla belirlenmiştir, sorun uygulama aşamasında çıkmaktadır. Okul idaresi , öğretmen , veli sınıfta farklı bir öğrenci istememekte ve ön yargılı davranmaktadır. Engelli öğrenciler yük değil zenginliktir, öğretmeni yartıcı ve üretken yapar ve mesleki doyuma ulaştırır Ayrımcılık ve ön yargı olmamalı herkes bu durumu içselleştirmelidir.Bütünleştirmede ortak yaşam alanlarını birlikte kullanmak en büyük kazançtır.Birlikte ortak yaşam ön yargıları ortadan kaldırıyor. Kimsenin hak ve özgürlüğü elinden alınamaz, yok sayılamaz” diye konuştu.
“AİLEYE GEÇ KALINMADAN DESTEK HİZMETLERİ VERİLMELİ”
Eğitim sürecinde aile katılımının önemini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Ardıç, “ Aile toplumun yansımasıdır.Çocuğa ilk aşamada bütün öğretiler ailede veriliyor. Aileler her ne kadar çekirdek aile görünümü verse de geleneksel aile kodlarını taşıyor. Tanı sürecinde aile şoka giriyor, öfke ve içerleme duygusu yaşıyor. Depresyon ve umutsuzluk sonrasında durumu kabulleniyor. Toplumun reaksiyonları ailede stres kaynakları oluşturuyor . Gerekli destek hizmetleri devreye geç giriyor, aile ne yapacağını nasıl davranacağını bilemiyor, çaresizlik yaşıyor .Aileye geç kalınmadan destek hizmetleri verilmeli bunun için yeterli çalışmalar yapılmalıdır.Destek eğitimi alan aileler engeller karşısında daha başarılı oluyor”dedi.
ENGELLİLER İÇİN AYIRILAN ZORUNLU İŞ KADROSU YETERSİZ
Ergoterapi ve Meslek Rehabilitasyonu konusunda bilgi veren Prof. Dr. Uyanık “Ergoterapi,çalışma kapatisenin değerlendirilmesidir. Eğitimlerini tamamlayan engellilerin kendi yeteneklerine göre iş bulması güvenli ortamlarda çalışması büyük sorundur. Devlet yasalarla kurum ve kuruluşlara engelli çalıştırma konusunda zorunluluk getirmiş, kota koymuş olsa da hayata geçirilme aşaması güdük kalmaktadır. AB anlaşmalarına göre düzenlemeler yapılmalı, engellilerin iş bulma yoluyla katılımı ve toplumsal bütünlüğü sağlanmalıdır.Ayrıca korumalı iş yerlerinin açılması için bireyler bilinçlendirilmelidir”diye ifade etti.Panelin sonunda Dekan Prof. Dr. Doğan katılımcılara sertifika verdi